Altının Özellikleri ve Altın Nedir?

Veriler yükleniyor...

Altınla ilişkimiz neredeyse insanlık tarihi kadar eskiye uzanıyor. Üstelik onu bilimsel anlamda tanımlayamadığımız dönemlerde de değerli olduğunu kabul etmiş, binlerce yıl boyunca kültürümüzün ve ekonomimizin en önemli parçalarından birisi haline getirmişiz. Şimdi altının bizim için ne ifade ettiğine, fiziksel ve kimyasal niteliklerinin yanında hangi özelliklere sahip olduğuna bir göz atalım:

  • Altın, paslanmaya, oksitlenmeye ve kimyasallara karşı oldukça dayanıklıdır. Bu özelliği sayesinde yüzyıllar boyunca korunabilir.
  • Altın, dövülebilen ve işlenebilen en yumuşak metallerden biridir. Bu sayede incecik tabakalar halinde işlenebilir ve karmaşık mücevher tasarımlarında kullanılabilir.
  • Altın, ısı ve elektriğin en iyi iletkenlerinden biridir. Bu özelliği sayesinde elektronik cihazlarda ve elektrik kablolarında kullanılır.
  • Altın, kendine özgü parlak sarı rengiyle bilinir. Bu özelliği onu mücevher yapımında ideal bir malzeme haline getirir.
  • Altın, dünyada nispeten nadir bulunan bir elementtir, yani kaynaklar sınırlıdır.
  • Bugün bile pek çok toplumda güç, statü ve zenginliğin sembolü olarak kabul edilir.
  • Farklı kültürlerde ve medeniyetlerde estetik ve sanatsal açıdan önemli bir yere sahiptir.
  • Altın küresel ekonomide önemli bir yere sahiptir. Uluslararası rezerv para birimi olarak kullanılır.
  • Güvenli yatırım ve ticaret araçlarından birisi olarak kabul edilir. Özellikle enflasyonla mücadele eden ülkelerde güvenli liman olarak görülür.
  • Mücevher, heykel, resim, minyatür gibi sanatsal eserlerde kullanılmaktadır. Altın varak, altın kaplama gibi tekniklerle sanat eserlerine değer katar.
  • Psikolojik olarak güven, başarı ve prestij ile ilişkilendirilir.
  • Hediye olarak değerli ve anlamlı kabul edilir.

Canlı Borsa Fiyatları

Güncel döviz kurları ve emtia fiyatları

Parite Alış (₺) Satış (₺) % Değişim
Veriler yükleniyor...
Son güncelleme: Yükleniyor...

Altının Tarihçesi

İnsanlar altını büyük olasılıkla dünyanın dört bir yanındaki akarsularda ve nehirlerde keşfettiler. Göz kamaştırıcı parlaklığı ve güzelliği ile gözden kaçmasına imkân yoktu. Altının bilinen tarihi çok eskilere dayanıyor. İlk olarak MÖ 4000 civarında Doğu Avrupa’da bulunan kültürler tarafından dekoratif nesneler yapmak için kullanıldığı biliniyor. Gelin tarihte uzun bir yolculuğa çıkalım ve bu değerli elementin hayatımızı değiştiren kilometre taşlarına göz atalım:

MÖ 3000: Sümer uygarlığında altın kullanarak çeşitli ve sofistike stillerle takılar yaptılar. Öyle ki bu stillerin çoğu günümüzde hâlâ kullanılıyor.

MÖ 1500: Nubia bölgesindeki altın yatakları Mısır’ın zengin bir ulus olmasını sağladı ve altın, uluslararası ticarette kullanılan standart değişim aracı haline geldi.

MÖ 1200: Mısırlılar altını ölçmek için 11.3 gram ağırlığında olan ve şekel adı verilen ilk standart ölçü birimini oluşturdu. Yine aynı dönemde, kayıp balmumu tekniğini kullanmaya başladılar. Bu teknik günümüzde de mücevher yapımında kullanılıyor.

MÖ 1200: Doğu Karadeniz kıyılarında, derelerdeki altın tozunu geri kazanmak için tıraş edilmemiş koyun postu kullanılmaya başladı. Bu teknikte kumlar koyun postundan geçirilir, ardından kurutulup sallanarak altın parçacıklarının dökülmesi sağlanırdı. Bu uygulamanın Yunan mitolojisinde önemli bir yeri olan “Altın Post” efsanesine ilham kaynağı olduğu düşünülüyor.

MÖ 1091: Çin’de küçük altın kareler yasal para birimi olarak kabul edildi.

MÖ 560: Lidyalılar saf altından ilk paraları bastılar.

MÖ 300: Antik İskenderiye’deki Yunanlar ve Yahudiler, temel metalleri altına dönüştürme arayışı olan simya pratiğine başladılar. Bu arayış Rönesans’a kadar devam etti ve doruk noktasına ulaştı.

MÖ 218: Kartaca ile yapılan İkinci Pön Savaşı sırasında Romalılar, İspanya’daki altın madencilik bölgesine erişim sağladılar. Dere çakılları ve kaya madenciliği yoluyla altın çıkarmaya başladılar.

MÖ 202: Julius Caesar, Galya’da kazandığı zaferden sonra her bir askerine 200 altın sikke verecek ve Roma’nın tüm borçlarını ödeyecek kadar altını ülkesine getirdi.

MÖ 50: Romalılar, Aureus adı verilen bir altın para basmaya başladılar.

742-814: Orta Çağ’ın en büyük hükümdarlarından birisi olan Şarlman, Avarları alt ederek, büyük miktarda altın yağmaladı. Bu sayede Batı Avrupa’nın büyük bir kısmında kontrolü ele geçirdi.

1284: Venedik kısa sürede dünyanın en popüler parası haline gelen ve beş yüzyıldan fazla süre boyunca böyle kalan altın Dukat’ı piyasaya sürdü.

1284: Büyük Britanya ilk büyük altın parası olan Florin’i çıkardı.

1377: Büyük Britanya, altın ve gümüşe dayalı bir para sistemine geçti.

1511: Kaşifler 1511’de yeni dünyaya doğru yola çıktıklarında, İspanya Kralı Ferdinand tek bir emir verdi: “Altın getirin, mümkünse insani bir şekilde… ancak her ne pahasına olursa olsun altın getirin”. Maalesef bu emir Orta Amerika’da altın uğruna vahşi bir kıyımın da önünü açtı.

1556: Georgius Agricola, cevherden metal üretme sürecini anlatan ilk yazılı eser olan De Re Metallica’yı yayınladı.

1695: Brezilya’da altın keşfedildi ve ülke 1720 yılına kadar dünyanın en büyük altın üreticisi haline geldi.

1717: Isaac Newton, Darphane’nin başı olarak Büyük Britanya’da altının fiyatını 84 şilin, 11,5 peni olarak belirledi. Bu şekilde belirlenen altın fiyatı 200 yıldan fazla süreyle sabit kaldı.

1787: Ephraim Brasher adında bir kuyumcu tarafından ilk Amerikan altın parası basıldı.

1799: Kuzey Carolina, Cabarrus County’de 17 poundluk bir altın külçesi bulundu. Bu Amerika Birleşik Devletleri’nde belgelenmiş olan ilk altın keşfidir.

1816: Büyük Britanya, poundu resmi olarak belirli bir miktar altına bağladı ve İngiliz parasını çevrilebilir hale getirdi.

1848: John Marshall’ın Kaliforniya Sacramento’da kereste fabrikası inşa ederken bulduğu altın pulları bölgeye büyük bir altın hücumu yaşanmasına neden oldu.

1862: Fransa, İtalya, Belçika ve İsviçre tarafından gümüş ve altın sikkelerinin saflığını, ağırlığını, boyutunu ve nominal değerini belirleyen ve tüm üye ülkelerin birbirlerinin paralarını kabul etmelerini zorunlu kılan Latin Para Birliği kuruldu.

1876: Güney Afrika’da altın keşfedildi. 1970 yılında dünyadaki altının üçte ikisi burada üretiliyordu. Ülke 2006 yılına kadar dünyanın en büyük altın üreticisi olarak kaldı.

1887: Cevherden altın elde etmeyi sağlayan siyanürleme süreci için patent alındı. Bu süreç, dünya altın üretiminin ilerleyen yirmi yıl içinde iki katına çıkmasına neden oldu.

1912: Engelhard Corporation, yüzeylere altın basmak için organik bir yöntem keşfetti. İlk olarak dekorasyon için kullanılan bu yöntem zamanla mikro devre baskı teknolojisinin temeli haline geldi.

1914-1919: Birinci Dünya Savaşı sırasında, Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya da dahil olmak üzere birkaç ülke altın standardını askıya aldı.

1933: Bankacılık paniğini hafifletmek için Başkan Franklin D. Roosevelt, tüm altın sikkelerin, külçelerin ve sertifikaların özel mülkiyetini yasakladı.

1935: Western Electric’in %69 altın, %25 gümüş ve %6 platinden oluşan bir numaralı alaşımı, AT&T telekomünikasyon ekipmanlarının tüm anahtarlama kontaklarında kullanılmaya başlandı.

1937: İlk altın külçe deposu Fort Knox, Kentucky’de açıldı.

1942: Başkan Franklin D. Roosevelt, tüm ABD altın madenlerini kapatan başkanlık emrini imzaladı.

1944: Altın döviz standardını kuran ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi iki yeni uluslararası kuruluşu hayata geçiren Bretton Woods anlaşması ABD Kongresi tarafından onaylandı. Yeni standart, para birimlerinin altın karşısındaki değerini altın paritesinde belirlemeyi ve üye ülkelerin yabancı resmi para birimi rezervlerini bu parite değerlerinde altına dönüştürmelerini zorunlu kılıyordu.

1947: AT&T Bell Laboratories en önemli teknolojik gelişmelerden birisi olarak kabul edilen transistor patentini aldı. Cihaz, yarı iletken bir yüzeye bastırılan altın temas noktalarını kullanıyordu.

1954: II. Dünya Savaşı sırasında kapatılan Londra altın piyasası yeniden açıldı.

1960: AT&T Bell Laboratories ilk lazer cihazı patentini aldı. Cihaz, kusursuz şekilde yerleştirilmiş altın kaplı aynaları kullanarak kızılötesi ışığı lazerleştirme kristaline yansıtıyordu.

1961: Avrupa Romatizma Konseyi, intravenöz olarak verilen altının romatoid artrit tedavisinde etkili olduğunu doğruladı.

1968: Albay Edward White, Gemini IV görevi sırasında tarihteki ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirirken gözlerini doğrudan güneş ışığından korumak için altın kaplama vizör kullandı. Altın kaplama vizörler günümüzde de astronot kıyafetlerinin standart güvenlik özelliği olmaya devam ediyor.

1976: Washington DC’de altınla ilgili mevcut tüm bilgileri toplamak ve güvenilir bir veri havuzu oluşturmak amacıyla Altın Enstitüsü kuruldu.

1980: 21 Ocak’ta altının fiyatı ons başına 850 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

1986: Altın kaplamalı kompakt diskler piyasaya sürüldü.

1999: Avrupa, yeni para birimi olan euro ile tanıştı. Ancak yeni kurulan Avrupa Merkez Bankası rezervlerinin yüzde 15’ini altın olarak tutmaya devam etti.

2000: Hawaii’de Amerikalı gökbilimciler, Neptün ve Uranüs’ün yüzeylerini gözlemlemek için altın bileşenli özel ikiz teleskoplar kullandı.

2001: New York’a düzenlenen ve dünyayı derinden etkileyen terör saldırılarının ve küresel borsalarda yaşanan sert düşüşün ardından yatırımcılar güvenli liman olarak gördükleri altına yöneldi. Benzer durumlar 2008-2009 yıllarında yaşanan ekonomik kriz ve pandemi sürecinde de tekrar etti.